Bebek sahibi olamayan anne ve baba adaylarının en çok tercih ettiği tedavi yöntemlerinin başında tüp bebek tedavisi gelmektedir. İnfertilite, yani bebek sahibi olamama günümüzde çok yaygın görülen bir durumdur. Besinlerin artık eskisi kadar sağlıklı olmaması, hormonlu gıdaların artması ve radyasyon yayan aletler ile aşırı içli dışlı olma, kısır kalmayı tetikleyen durumlardır. Kısır kalma oranlarında artış görülse de gelişmekte olan tıp ile bu sorunun çözümü gün geçtikçe daha da artmaktadır.
Kısa süreli tedavi sonralarında bebek sahibi olmak artık kolay bir hal almaktadır. Bütün tıbbi komplikasyonların olduğu gibi tüp bebek tedavisinin de riskleri olmaktadır. Öncesinde kişinin durumu inceleniyor ve rutin bir kontrol yapıldıktan sonra işlemlere başlanıyor. Yapılacak işlem öncesinde, anne ve baba adayı bu riskler konusunda bilgilendirilmektedir. Bu risklerin en yaygın olanı döllenmenin başarısız olması ve bebeğin düşmesi. Bunlara ek olarak dış gebelikle de karşılaşılabilmektedir. Annenin düşük yapması ile sonuçlanan gebeliklerden sonra 2 ay boyunca bu işlem yenilenmemektedir. Bu anne adaylarının en korktuğu durumlardan birisidir.
Riskleri minimize etmek için seçilecek olan merkezin kalitesi ve ilgisi çok önemlidir. Kişiye özel yöntemler ile çalışan merkezlerden her zaman daha iyi oranlar alınmaktadır. Ayrıca tüp bebek tedavisi esnasında enjekte edilen ilaçlar mide bulantısı ve kusma yapabilmektedir. Bunlar uzun süreli yan etkiler olarak kalmamaktadır.