Dokuz aylık hamilelik sürecinde kadınların en çok yaşadığı sıkıntı depresyon belirtileri içerisinde olmaktadır. Sürekli halsiz ve yorgun hissetme, uyuma isteği veya hiçbir şekilde uyuyamama, bebeği kaybetme korkusu, kabus görme, panik ataklar geçirme gibi belirtileri olan depresyonda; önceliğin her zaman anne sağlığına verilmesi gerektiği bilinmelidir. Bu belirtiler sadece hamilelik sürecinde değil, hamilelikten sonra da çoğu zaman yaşanabilmektedir.

Bu nedenle de hamilelik süreci başlar başlamaz konuşmakta özgür olacağı ve dertlerini çekinmeden anlatabileceği iyi bir terapist veya psikolog bulmak kadınlar için önemli bir ayrıntı olacaktır..

Hamilelikte depresyon yaşayan kadınlar genel olarak, hamile kaldıklarını ilk öğrendiklerinde ve hamilelikleri beklenmedik bir zamanda gerçekleştiğinde bebeği kabullenememe evresi geçirirler. Bu evre, bebeğin kendini kabullendirmesi ya da doktorun anne adayına bebeğinin kalp atışlarını dinletmesi sayesinde atlatılabilmektedir.

Elbette ki eşlerin bu dönemde her zamankinden daha fazla yardımcı olmaları gerektiği ve hamile kadınların stresli ortamlardan uzak durmalarının önemli olduğu da bilinmelidir.

Hamile kadınlar öncelikle kendilerini ve bebeklerini düşünmeli, bu doğrultuda hayatlarına yön vermelidirler.

Her zaman mantık çerçevesi içinde hareket edemeyen hamile kadınların, duygu değişimlerini çok sık yaşamaları nedeniyle ruh halleri anlaşılamayabilir. Bu durumun geçici bir evre olduğu ve kesinlikle uzman psikologlar sayesinde atlatılabileceği unutulmamalıdır. Eğer kişi kendini çok yalnız ve daralmış hissediyorsa, nefes terapileri depresyonun ilaçları arasında en sağlıklı olanıdır ve değerlendirilmelidir.